• Anasayfam Yap
      • Yazarlarımız
      • Künye
      • İletişim
Telgrafhane Sanat
    •  
    • AnasayfaAnasayfa
  • Etkinlik
  • Haber
  • Söyleşi
  • Kitap
  • Dil
  • Öykü
  • Deneme
  • Anlatı
  • Şiir
Hürriyet Yaşar’ın Yeni Denemeleri Yayımlandı: Söz Yazıları Hürriyet Yaşar’ın Yeni Denemeleri Yayımlandı: Söz Yazıları
Sami Karaören Yaşamını Yitirdi Sami Karaören Yaşamını Yitirdi
Ahmet Say Yaşamını Yitirdi Ahmet Say Yaşamını Yitirdi
Yeni Umut Yayınevi Küresel Salgın Öyküleri Kitabı’nı Yayımlayacak Yeni Umut Yayınevi Küresel Salgın Öyküleri Kitabı’nı Yayımlayacak
Deniz, Hüseyin ve Yusuf Her Zaman Bilincimizdeler Deniz, Hüseyin ve Yusuf Her Zaman Bilincimizdeler
2022 Yılı Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü Hayati Baki’nin 2022 Yılı Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü Hayati Baki’nin
Anasayfa » Deneme
A. Celal Binzet

Savaş / Saray / Sultan / Sanat – A. Celal Binzet’ten ilginç bilgilerle dolu bir çalışma

Eklenme Tarihi: 2 Ekim 2017 Pazartesi Eklenme Saati: 16:45
Tweetle
A. Celal Binzet acbinzet@gmail.com
Savaş / Saray / Sultan / Sanat  –  A. Celal Binzet’ten ilginç bilgilerle dolu bir çalışma
REKLAM

 

SAVAŞ/SARAY/SULTAN/SANAT

A.CELAL BİNZET

Osmanlı sultanı Kanuni Süleyman iyi ki yanına ressamı Matrakçı Nasuh’u alarak Ortadoğu seferine çıkıyor. 1533-1536 yılları arasını kapsayan bu savaş o günlerin Irakeyn denilen bölgesine yapılmış. Bugünkü Irak ve Suriye topraklarını kapsayan, kısaca Mezopotamya denilen yer. Henüz uçaklar, tanklar ve bilgisayarlar gündemde olmadığı için at sırtında İstanbul’dan başlayıp Anadolu’yu boydan boya geçerek aşağılara inmek kolay olmamalı.

O uzun yolculuk belli aralıklarda konaklamayla sürüyor.

İnsan, sultan olup yanında ressamını da getirince tüm konaklama yerlerini resimleme buyruğunu vermez mi! Sonunda ortaya, söz konusu savaş yolunun albümü çıkmış. Adı biraz karmaşık ama bir kenara not edelim: “Beyanı Menazil-i Sefer-i Irakeyn.” Konuyla ilgili uzun bir inceleme yazım uzun yıllar önce yayımlanmıştı. (“..Sefer- i Irakeyn Öyküsü”- Edebiyat ve Eleştiri, Eylül/Ekim 2005/05, sayı: 83) Albümün en ilginç yanı onca minyatürde bir tek insan figürüne rastlanmaması.

Durup dururken bu da nereden çıktı denebilir!

İnsanın kimi kez kendini düşte sanıp aynı yerlerde dolaşıyormuş duygusuna kapılmaması işten bile değil. Yaşanan günler tıpkı bir salıncağın boşluktaki ritmik gidip gelmelerine benziyor.

Hangisi bugüne ilişkin, hangisi dünde yaşananlar?

O salınımlar, tarihin derinliklerinde bırakılan kimi durumları yedekleyip gün ışığına çıkarıyor sanki. Uydurulup dayatılmak istenen geçmişin gerçekleri ortalığa dökülüyor.

Şimdilerde bir Osmanlıcılık modası yaygın.

Tarihten silinmiş imparatorluk dirilince, sokaktaki sıradan insanlar da sanki birer sultan olacakmış davranışı içinde.

Ne büyük yanılgı!

Başlarında her şeyin tek egemeni bir sultanın bulunacağını düşünen yok.

Astığı astık, kestiği kestik.

Ağzından çıkanın yasa sayıldığı, egemenliği için kendi oğlu ve damadını öldürten başına buyruk bir yönetici. Böylesine bir adamın kişisel egemenliğini kuvvetlendirme adına çıktığı seferin hazineye getireceği parasal yükün olmaması olanaksız.  İşin kolayı var.

Askerlerin her türlü gideri ordunun konakladığı yerde yaşayan halk tarafından karşılanacak. Sultanımızın bir de harcaması sınırsız eşi olunca hazineye para dayandırmak kolay değil. Sözün kısası saray, para yutan dev bir aygıt gibi. Üstüne üstlük büyük bir cami yaptırarak görkemini kanıtlamak da işin cabası. Süleymaniye camisi için harcanan para 53.782.980 akçe. (Ömer Lütfi Barkan’dan aktaran Tevfik Çavdar, “Sinan Çağında Toplumsal-Ekonomik İlişkiler”, Mimarlık, Haziran 1981)

Salt gösteriş adına böylesine sınırsız paranın akıtıldığı devletin halkı ne durumda?

Aynı kaynak o dönemde Anadolu’da kıtlığın kol gezdiğini, halkın “ot otladığını” yazıyor.

Ne güzel bir çelişki!

Bitmedi. Dahası var.

Paralar tükenince en kolayı halktan vergi toplamak. Köylünün tarlaları arasındaki sınır çizgisinde biten yabanıl otlardan bile vergi alınıyor. Görüldüğü gibi Muhteşem(!) sultanın yönetimi altında yaşamak kolay değil. Savaşlar aracılığıyla topluma aktarılan mülkün (günümüzde vatan diye okunur) kurtarılması adına, ölenlerin şehit sayılarak cennette yaşamaya başlaması vs. hep bilinen yinelemelerle dolu bir süreç.

Ama gerçekler bambaşka.

Ağırlaştırılmış vergi yükü karşısında halkın bulduğu bir çözüm var.  Bizim tarih kitaplarımız buna pek değinmez. Köylünün, vergilerin ağırlığı karşısında işlediği toprağı bırakıp büyük kentlere yönelmesi böyle başlıyor. Bunun adı “Çift Bozan İsyanı”.  Birçoğumuzun kulağına yabancı gelen sözcükler.

 

Osmanlı’da oyunun çok olduğunu hep bilinir.

 

Köylü, yüksek vergiler nedeniyle kazandığının tümüne saray tarafından el konunca toprağını terk etmekte buluyor çözümü. Ama, Osmanlı’nın pes edeceğini söylemek olası değil. Bu kez de üç yıl üst üste tarlasını ekmeyen ya da bırakıp gidenlerden “Çift Bozan Vergisi” alınmaya başlıyor.

Sözün kısası öyle de vergi, böyle de vergi.. Yama büyük olunca toplanan paralar çöküşü önlemeye yetmeyecektir. Osmanlı hazinesi ilk kez açık vermeye başlar. Daha sonraki yıllarda Tanzimat’ın Ziya Paşa’sı (1825-1880) belki de o günleri yaşamışçasına sözcüklere döker düşüncesini:

“Ne günlere kaldık ey Gâzi Hünkâr,                                            

 Katır mühürdâr oldu, eşek defterdâr!”         

Bu çöküntünün yarattığı acı ve öfkeyi dindirmek adına ortaya sürülecek en iyi ilaç din, ölüm ve şehitlik söylemleri. Nasılsa sanal bir evrende yaşamanın en kestirme yolu bu söylemlerin çizdiği doğrultudan geçmekte. Oysa halk için önerdikleri bu kutlu çözümün doğruluğuna kendileri inanmış olsa, sırayı başkalarına vermekten kaçınırlardı.

Matrakçı Nasuh’un albümü bir düşler evrenine çekip götürdü beni. Sanatçının savaşta gittiği yerleri betimlemesine sevinmek gerek. Şimdiki uydu fotoğraflarıyla yansıtılan bombalama görüntüleri yerine kentleri, kasabaları aktarmış yine aynı açıdan. Bu kez evler ve diğer yapılar sapasağlam çizilmiş. Aynı coğrafyanın yazgısı, benzer sorunlardan günümüzde de kurtulamamak.

Başta dillendirildiği gibi ne zaman geçmiş, ne zaman şimdi?

Aradan geçen onca yüzyıllara karşın bir düşün ortasında gezinmek gibi yaşananlar.

Savaşın yıkıntıları, sayısız insanın ölümünü getirirken birilerinin kişisel tutkularını, egemenliklerini sürdürme aracı olarak kullanılıyor. Sanat ise, tüm bu yıkıma ve olumsuzluklara karşın insanca yaşam ve her şeyi yeni baştan kurmak için var.

 

telgrafhanesanat.org

Etiketler:
“Ümmet” Diyor Yaaa… – Yücel Çağlar’dan güncel deneme
Söyleşi – “Emek Edebiyatı” – Müslüm Kabadayı
Facebook'ta Paylaş Twitter Paylaş Google+'da Paylaş Tumblr
Günümüz Karmaşası-A. Celal Binzet GÜNÜMÜZ KARMAŞASI A.CELAL BİNZET Bir yıldan beri yaşam ritmimiz değişti.  Salgın or...
Günümüz Karmaşası-A. Celal Binzet
Dört Renk, Dört Atlı – A. Celal Binzet DÖRT RENK, DÖRT ATLI A.CELAL BİNZET Doğrusunu söylemek gerekirse burada anlatılacak...
Dört Renk, Dört Atlı – A. Celal Binzet
Ayvalık Atları ve Orhan Peker – A. Celal Binzet AYVALIK ATLARI VE ORHAN PEKER A.CELAL BİNZET Ayvalık’ın geçmiş kokan daracık so...
Ayvalık Atları ve Orhan Peker – A. Celal Binzet
Sigaralı Sanat Politikası – A. Celal Binzet yazdı SİGARALI SANAT POLİTİKASI A.CELAL BİNZET Yaşadığımız sürece günlük gereksinimlerim...
Sigaralı Sanat Politikası – A. Celal Binzet yazdı

Yorum Yazın

Cevabı iptal etmek için tıklayın.

Kullanıma İzin Verilen HTML Kodları : <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>

Yazarlarımız

  • A. Celal Binzet
    Günümüz Karmaşası-A. Celal Binzet A. Celal Binzet
  • A. Cengiz Büker
    Günter Eich’ten şiir-Çeviren: A. Cengiz Büker A. Cengiz Büker
  • A. Tarık Emre
    Yedirmem Size Etleri- A. Tarık Emre (öykü) A. Tarık Emre
  • Bahattin Gemici
    Aydınlanma Savaşçısı Server Tanilli-Bahattin Gemici Bahattin Gemici
  • Celal İlhan
    Sanat Olmazsa Olmaz mı, Niçin Yazarız?-Celal İlhan Celal İlhan
  • Daver Darende
    Büyükelçi Korkmaz Haktanır’ın Anısına Saygı-Daver Darende Daver Darende
  • Ertuğrul Efeoğlu
    Söylem ile Eylem Ertuğrul Efeoğlu
  • Günay Güner
    Ressam-Yazar-Ozan Ümit Sarıaslan’ın Ardından-Günay Güner Günay Güner
  • Işık Kansu
    KİBELE Mİ TAŞ OCAĞI MI? Işık Kansu
  • Metin Turan - BELLEK
    ÇAĞDAŞ İRAN ŞİİRİ VE FURÛĞ ÜZERİNE KISA... Metin Turan - BELLEK
  • Mucize Özünal
    Çin Odasına Girenler ve Çıkanlar – Mucize... Mucize Özünal
  • Nazım Mutlu
    “Sosyal ve Kültürel İktidar!” Nazım Mutlu
  • Öner Yağcı
    AYDINLIK BİR YAŞAM YOLUNDA EDEBİYATIMIZ Öner Yağcı
  • Sultan Su Esen
    Türkiye’de Alevi Olmak Sultan Su Esen
  • Tahsin Şimşek
    Hidayet Sayın’la Şu Yeryüzü Sahnesinde-Tahsin Şimşek Tahsin Şimşek
  • Tamer Uysal
    Yeşilçam’ın Beyaz Filmleri: Uludağ ve Sinema –... Tamer Uysal
  • Taylan Özbay
    ATATÜRK VE NÂZIM HİKMET: “DENİZ KIZI EFTALYA”... Taylan Özbay
  • Yaşar Atan
    Bu Kuş Ezgileri Oldukça – Yaşar Atan... Yaşar Atan
  • Yücel Çağlar - Mavi Köşe
    “Bize Öz Türkçe Yaraşır”-Yücel Çağlar Yücel Çağlar - Mavi Köşe
  • Zehra Tırıl
    Müziğin Evrenselliği – Zehra Tırıl Zehra Tırıl

Son Eklenenler

Hürriyet Yaşar’ın Yeni Denemeleri Yayımlandı: Söz Yazıları Yazar Hürriyet Yaşar'ın, 2019 yılı, 4. Vedat Günyol Deneme Ödülünü de kazanan Söz Yazıları adlı kit...
Hürriyet Yaşar’ın Yeni Denemeleri Yayımlandı: Söz Yazıları
Hidayet Sayın’la Şu Yeryüzü Sahnesinde-Tahsin Şimşek HİDAYET-SAYINLA-ŞU-YERYÜZÜ-SAHNESİNDEİndir Yazıya ulaşmak için lütfen üstteki başlığa tıklayınız...
Hidayet Sayın’la Şu Yeryüzü Sahnesinde-Tahsin Şimşek
Günter Eich’ten şiir-Çeviren: A. Cengiz Büker Günter Eich'ten şiir-Çeviren: A. Cengiz Büker Eichİndir ...
Günter Eich’ten şiir-Çeviren: A. Cengiz Büker
Sami Karaören Yaşamını Yitirdi Yazar Sami Karaören 11 Mayıs 2022'de, 98 yaşında yaşamını yitirdi. Sami Karaören, 1924 yılında ...
Sami Karaören Yaşamını Yitirdi
Ahmet Say Yaşamını Yitirdi Yazar-Müzik Eleştirmeni Ahmet Say, 10 Mayıs 2022'de yaşamını yitirdi. Ahmet Say bir süre Almany...
Ahmet Say Yaşamını Yitirdi

Dil

“Bazı Kelimeler Çok Güzel” ya da Osmanlıca Sevisine Hizmet – Merve Yılmaz yazdı. Yazım (İmla), Noktalama Kurallarını Hiçe Saymak-Günay Güner R Harfinin Suçu Ne? Günay Güner yazdı Dil Devrimi Bayramdır, Kutlu Olsun! Çok mu Zor?
  1. “Bazı Kelimeler Çok Güzel” ya da... “Bazı Kelimeler Çok Güzel” ya da Osmanlıca Sevisine Hizmet – Merve Yılmaz yazdı.
  2. Yazım (İmla), Noktalama Kurallarını Hiçe Saymak-Günay... Yazım (İmla), Noktalama Kurallarını Hiçe Saymak-Günay Güner
  3. R Harfinin Suçu Ne? Günay Güner... R Harfinin Suçu Ne? Günay Güner yazdı
  4. Dil Devrimi Bayramdır, Kutlu Olsun! Dil Devrimi Bayramdır, Kutlu Olsun!
  5. Çok mu Zor? Çok mu Zor?
  • Etkinlik
  • Haber
  • Söyleşi
  • Kitap
  • Dil
  • Öykü
  • Deneme
  • Anlatı
  • Şiir
  • Yazarlarımız
  • Künye
  • İletişim
Sitemizde yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Görüş ve önerileriniz için iletisim@telgrafhane.org adresine e-posta gönderebilirsiniz.
Copyright © 2017 - Telgrafhane Sanat, Her Hakkı Saklıdır.