• Anasayfam Yap
      • Yazarlarımız
      • Künye
      • İletişim
Telgrafhane Sanat
    •  
    • AnasayfaAnasayfa
  • Etkinlik
  • Haber
  • Söyleşi
  • Kitap
  • Dil
  • Öykü
  • Deneme
  • Anlatı
  • Şiir
Tahsin Şimşek’in Şiire Açan Kır Karanfilleri Adlı Kitabı Yayımlandı Tahsin Şimşek’in Şiire Açan Kır Karanfilleri Adlı Kitabı Yayımlandı
Yazar-Araştırmacı Hikmet Altınkaynak Yaşamını Yitirdi Yazar-Araştırmacı Hikmet Altınkaynak Yaşamını Yitirdi
Ressam Prof. Dr. Turan Erol ve Eşi Yaşamlarını Yitirdiler Ressam Prof. Dr. Turan Erol ve Eşi Yaşamlarını Yitirdiler
İsmail Hakkı Tonguç Belgeliği Vakfı Tonguç Adına Eğitim Uygulama Ödülü Başlattı İsmail Hakkı Tonguç Belgeliği Vakfı Tonguç Adına Eğitim Uygulama Ödülü Başlattı
Zehra Tırıl’ın Yeni Öykü Kitabı “Kapıların Kışında” Zehra Tırıl’ın Yeni Öykü Kitabı “Kapıların Kışında”
2023 Yılı Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü Koşulları Açıklandı 2023 Yılı Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü Koşulları Açıklandı
Anasayfa » Manset
A. Tarık Emre

İşçilere Kumanya-Öykü-A. Tarık Emre

Eklenme Tarihi: 4 Haziran 2018 Pazartesi Eklenme Saati: 9:45
Tweetle
A. Tarık Emre tarikemre@telgrafhane.org
İşçilere Kumanya-Öykü-A. Tarık Emre
REKLAM

İşçilere Kumanya

A. Tarık Emre

Emekli Avni sabah alışverişi için bakkala gittiğinde kısa bir süre beklemek zorunda kaldı. Birkaç ay önce yılların esnafı Şaban’ın dükkânını devralan iki kardeş ekmek kapılarını yine geç açmışlar, sabah erkenden gelen malları daha istifleyememişlerdi.

Avni öğüt verircesine, “Gençler, benden söylemesi. Bu işi böyle sürdürürseniz müşterilerin ayağı kesilir…” dedikten sonra üst üste yığılmış gazeteleri hızlı hızlı karıştırarak aradığını buldu.

“Bunun bir de kitap eki olacaktı gördün mü?” diye sordu bakkal biraderlerden yaşça büyük olanına.

“Gelmedi galiba sayın abiciğim,” diye yanıtladı bakkal.

Avni çocuğu yaşındaki gençten yayılan alkol kokusunu hemen aldı. Gençliği geldi aklına. Mahallenin büfecisi Asaf’a yardım ettiği zamanlar film şeridi gibi geçti gözlerinin önünden. Asaf’ın eşi Aysel sabah erkenden Avni’nin kapıyı tıkırdatır, zaten kısık olan sesi; kimseler duymasın diye fısıltıyla çıkardı.

Aysel, “Avni, Asaf içkiyi fazla kaçırdı yine uyanamadı,” der ve Avni’ye büfenin anahtarını uzatırdı.

Avni, “Şimdi hallederim Aysel Yenge,” der demez hemen üstüne bir şeyler geçirir, koşar adımlarla giderdi büfeye. Anahtarı asma kilide sokar ve kepengi yukarı doğru ittirirdi. Gelen gazeteleri çabucak istifler; kaşla göz arasında birkaç solcu gazetesiyle, dergiyi hemen kasanın altındaki bölmeye gizlerdi. İki sokak ötede yeni açılmış yurt binasında kalanlar solcuları düşman bellediklerinden büfeci Asaf böyle bir önlem almıştı.

Üniversite öğrencisiydi Avni o zamanlar. Mimarlık okuyordu. Mahallede adı Avni olan genç birisi daha vardı. Bu yüzden tanıdıkları Avni’yi, “Akademili,” diye çağırır olmuştu.

Büfeci Asaf ertesi yıl dergi satmasını istemeyen sağcı öğrenciler tarafından birkaç kez tartaklanınca karşı koymaktan yıldı. “Lanet olsun!” deyip büfeyi elden çıkardı ve mahalleden ayrıldı. Gidiş o gidişti; Asaf’ı bir daha gören olmadı.

Avni gazeteyle birlikte ekmek, iki yumurta, bir şişe de süt aldı ve ufak adımlarla fakirhanesinin yolunu tuttu. Yolda inşaatı yeni biten apartmanın bekçisi İdris’i gördü.

“Şu senin hemşerin Şaban bırakmayacaktı dükkânını… Bu gençler bu işi bilmiyorlar, İdris.”

İdris pek oralı olmadı, “Doğru söylersin,” dedi sadece.

***

Kahvaltı niyetine yaptığı omleti yerken gazeteye göz gezdirdi. Kamu işçileri direnişe başlayacaklarını ilan etmişlerdi. Avni yine dalıp gitti…

Büfeci Asaf’ın  mahalleyi terk ettiği yılın yazında Avni ve üniversiteli arkadaşları hükümeti protesto eden işçilerin yürüyüşüne katılmışlardı. Karşıt görüştekiler ateş etmeye başlayınca, onlar da karşılık vermişlerdi. Olayları bastırmaya gelen polisler tarafından kolluk kuvvetlerine direndikleri gerekçesiyle tutuklanmışlardı. Çok kısa bir süre sonra da askerler darbe yapınca tutuklulukları sürmüştü.

“Cezaevinde yatınca okulla olan ilişiğimi kestiler; çıkınca da  askere gittik mecburen…” diye kendi kendine söylenen Avni haberin ayrıntılarını okumaya başladı. Ertesi gün işçiler şehrin göbeğinde direnişe başlayacaklardı.

Sanki karşısında birisi varmış gibi, “Yarın sabah ilk işim direnişe katılmak olsun,” diye kararlı bir sesle söz verdi.

Ertesi sabah her zaman olduğu gibi yine erkenden kalktı, üç dört günlük sakalını tıraş etti. Yeni açılan pastaneye gitti, duble porsiyon börekle birlikte birkaç bardak çay içip karnını doyurdu. Gideceği yer on beş, yirmi dakikalık yürüme mesafesindeydi. Aralık ayında olmalarına rağmen hava fazla soğuk değildi.

Sıkı bir yürüyüşün ardından şehrin en geniş caddesine ulaştı. Kaldırım boyunca polisler sağlı sollu dizilmişti. Avni gözünün ucuyla polislere baktı.

“Yahu bunların çoğu çok genç,” dedi içinden.

Bir ay kadar önce arabasının yolda arızalandığını anımsadı. Yardımına gelen trafik ekibindeki polislerin de çok genç oldukları gözünün önünde beliriverdi. Laf arasında polislerden biri öğretmen okulu mezunu olduğunu ama bir türlü atanamadığını söylemişti.

Polislere sezdirmemeye çalışarak bir bakış daha atan Avni hemencecik  kafasını öne eğdi, adımlarını iyice hızlandırdı.

“Ne olur ne olmaz. İçlerinden biri bakışlarımı beğenmez de…” düşüncesi Avni’yi gülümsetti.

Kulağına sendika binasının önünde toplanmış işçilerin hükümet karşıtı attığı sloganlar geldi. Kalabalığa doğru ilerlerken gözü işçilerden birine ilişti. Hiç yabancı gelmiyordu yüzü; yıllar öncesinden tanıdığı birine çok benziyordu. Sadece saçları biraz seyrelmiş ve ağarmıştı o kadar. Avni adama yaklaştı, yaklaştı…

Kendinden emin bir sesle, “Vahap… Adanalı Vahap,” diye seslendi.

Adam sesin geldiği yöne doğru başını çevirdi, Avni’ye baktı. Bağırmaktan sertleşmiş yüz hatları yumuşar gibi oldu, “Ben bu sesi, bu yüzü bir yerden tanıyorum,” dedi.

Gözlerinin içiyle gülerek, “Kim olduğumu bildin mi?” diye sordu Avni.

Vahap, “Avni değil misin, sen? Bu gözleri, bu bakışı unutamam,” dedi ve hemen sarıldı Avni’ye.

“En son ne zaman görüşmüştük hatırlıyor musun, Vahap?”

“Hatırlamaz mıyım? Yıllar önce Anamur’da…”

“Görüşmeyeli yirmi yıldan fazla olmuş be, Vahap.”

Avni yıllar önce memleketin küçük bir beldesinde tekniker olarak çalışmıştı. İlçede içen pek olmadığından bakkallar içki satmazdı. Şantiye çalışanları Anamur’a gittiklerinde içkiyi kolilerle Tekel deposundan alırlardı. Vahap da o deponun şefiydi. Arkadaşlığı sağlam, muhabbeti bol, adam gibi adamdı Vahap.

“Görüyorsun şu hükümetin yapmak istediğini, değil mi? Bizi metazori emekli edecekler ki işletmeyi dilediğine satsın. Ama yok öyle yağma; hep birlikte sonuna kadar direneceğiz,” dedi Vahap bir çırpıda.

“Sizin için yapabileceğim bir şey var mı?” diye sordu Avni.

Vahap gülümseyerek, “Çadırları kurmaya başladık. Önlemimizi aldık, kışlık giysi ve kalın battaniyelerimizi de getirdik. Ayrıca çay, sigara gibi maddeler de dahil her bir şeyimiz var çok şükür!” dedi.

“Bırakamadın şu sigarayı değil mi, be Vahap?”

“İçiyoruz hâlâ. Böyle konuştuğuna göre sen bıraktın galiba; ama unutma bir zamanlar tek dostum sigara derdin.”

“O yüzden sigara içenleri fazla kınamıyorum ya. Ufak bir işim var; onu halledip hemen gelirim.”

“Ben buralardayım; beni bulman zor olmaz. Birazdan yemek çıkar, gel beraber yiyelim.”

“Sana afiyet olsun.”

Avni sağına, soluna bakındı. Buralarda bir büfe olduğundan emindi. Fakat göremedi büfeyi, yoksa yanlış mı hatırlıyordu?

Piyango bileti satan adama sordu, “Yahu birader bir büfe olacaktı buralarda…”

“On gün oluyor kapanalı abi. Yerine Halk Ekmek açtı belediye. Şu sokaktan sağa dön, bir bakkal var,” diye cevapladı piyangocu.

Avni bakkalı buldu, içeri girdi.

“Sigara, çay ve iki bira istiyorum…” demesine kalmadan, bakkalın sesi geldi kulağına.

Avni’nin yüzüne bile bakmadan, “İçki satmıyoruz,” dedi tezgâhın arkasındaki adam. Çay ve sigaraları işçilere, iki birayı da ayaküstü Vahap’la içmek için almak istemişti. Avni hiçbir şey almadan çıktı.

Şehrin orta yerinde içki ve sigara satmayan bir esnafın olması Avni’nin çok garibine gitti. Bakkalın karşısında bir işportacı mukavva kutularından yaptığı tezgâhın üstüne yaydığı  kaçak sigara ve çayları hiç çekinmeden satıyordu.

“Kitapçı Selim’e bir gideyim hele. Ona bir yemek borcum vardı,” diye aklından geçirdi.

Avni sahafların bulunduğu çarşıya doğru yürümeye başladı. Pasajın aralığından geçerken bir de ne görsün? Küçücük bir dükkânın yarısı büfe haline getirilmişti. Ahmet gişeye benzeyen yere doğru eğdi başını.

“Buyrun, ne istemiştiniz?” diye soran kısık sesi duyan Avni irkildi. Bu sesi tanıdığına emindi sanki. Sesin sahibi kadını görünce yıllar öncesine gitti.

“Aysel Yenge… Beni hatırladın mı?” diye sordu Avni.

“Seni tanıyor gibiyim. Fakat kocadım artık; gözlerim iyi görmüyor ki.”

“Ben Avni, Aysel Yenge. Akademili Avni, eski mahalleden.”

Kadın kısa bir süre düşündü, Avni’ye dikkatlice baktı, sevinçli bir sesle, “Şimdi hatırladım seni. Nasılsın? Burayı yeni açtık da…” dedi.

“İyiyim yenge. Sen de iyisindir inşallah.”

Aysel, “Nefes alıp veriyoruz Avniciğim,” dedi gülerek.

Avni de güldü, “Açtığınız iyi olmuş. Bir türlü bira satan yer bulamadım,” dedi.

“Ruhsat alana kadar göbeğimiz çatladı be Avni.”

“Hayırlı olsun. Asaf Abim nasıl?”

“O da benim gibi yaşlandı ama huyu hiç değişmedi. Geçen gece zabıtalar gelmiş, geç oldu kapat artık demişler. Bizimkini bilirsin, hiç durur mu? Diklenmiş, hepsine küfürler etmiş…”

“Yapma ya!”

“Tabii, sonra da karakolluk olmuşlar. Dün sabah gelebildi eve,  dinleniyor şimdi.”

Avni, “Yahu neler oluyor Aysel Yenge; eski günler daha mı iyiydi yoksa?” demekten başka bir şey bulamadı.

 

telgrafhanesanat.org

Etiketler:
SOLİNGEN KATLİAMININ 25. YILDÖNÜMÜNDE ALMANYA’DA YÜKSELEN TEHLİKE: ALMANYA İÇİN ALTERNATİF (AFD) PARTİ-Bahattin Gemici
Ömer Asım Aksoy Deneme Ödülü
Facebook'ta Paylaş Twitter Paylaş Google+'da Paylaş Tumblr
Yedirmem Size Etleri- A. Tarık Emre (öykü) Öykü A.Tarık Emre Yedirmem Size Etleri        ...
Yedirmem Size Etleri- A. Tarık Emre (öykü)
Sen misin Gazete Okuyan!-A. Tarık Emre (öykü) Sen misin Gazete Okuyan! A.Tarık Emre         Ma...
Sen misin Gazete Okuyan!-A. Tarık Emre (öykü)
Jet Esma – A. Tarık Emre (Öykü) A. Tarık Emre Jet Esma         Beyza’nın kapısı ...
Jet Esma – A. Tarık Emre (Öykü)
Bulmacalar – (Öykü) – A. Tarık Emre Öykü A.Tarık Emre Bulmacalar Adam yazardı. Her akşam gazetesini okuduktan s...
Bulmacalar – (Öykü) – A. Tarık Emre

Yorum Kapalı.

Yazarlarımız

  • A. Celal Binzet
    Günümüz Karmaşası-A. Celal Binzet A. Celal Binzet
  • A. Cengiz Büker
    R. M. Rilke, şiir, Panter, Çev. A.... A. Cengiz Büker
  • A. Tarık Emre
    Yedirmem Size Etleri- A. Tarık Emre (öykü) A. Tarık Emre
  • Bahattin Gemici
    Aydınlanma Savaşçısı Server Tanilli-Bahattin Gemici Bahattin Gemici
  • Celal İlhan
    Sanat Olmazsa Olmaz mı, Niçin Yazarız?-Celal İlhan Celal İlhan
  • Daver Darende
    Büyükelçi Korkmaz Haktanır’ın Anısına Saygı-Daver Darende Daver Darende
  • Ertuğrul Efeoğlu
    Söylem ile Eylem Ertuğrul Efeoğlu
  • Günay Güner
    6 Şubat 2023 Yersarsıntısı, Günay Güner Günay Güner
  • Işık Kansu
    KİBELE Mİ TAŞ OCAĞI MI? Işık Kansu
  • Metin Turan - BELLEK
    ÇAĞDAŞ İRAN ŞİİRİ VE FURÛĞ ÜZERİNE KISA... Metin Turan - BELLEK
  • Mucize Özünal
    Çin Odasına Girenler ve Çıkanlar – Mucize... Mucize Özünal
  • Nazım Mutlu
    “Sosyal ve Kültürel İktidar!” Nazım Mutlu
  • Öner Yağcı
    AYDINLIK BİR YAŞAM YOLUNDA EDEBİYATIMIZ Öner Yağcı
  • Sultan Su Esen
    Türkiye’de Alevi Olmak Sultan Su Esen
  • Tahsin Şimşek
    Bu Sizin Türkçeniz Olabilir mi? Tahsin Şimşek Tahsin Şimşek
  • Tamer Uysal
    Yeşilçam’ın Beyaz Filmleri: Uludağ ve Sinema –... Tamer Uysal
  • Taylan Özbay
    ATATÜRK VE NÂZIM HİKMET: “DENİZ KIZI EFTALYA”... Taylan Özbay
  • Yaşar Atan
    Bu Kuş Ezgileri Oldukça – Yaşar Atan... Yaşar Atan
  • Yücel Çağlar - Mavi Köşe
    “Bize Öz Türkçe Yaraşır”-Yücel Çağlar Yücel Çağlar - Mavi Köşe
  • Zehra Tırıl
    Müziğin Evrenselliği – Zehra Tırıl Zehra Tırıl

Son Eklenenler

R. M. Rilke, şiir, Panter, Çev. A. Cengiz Büker Reiner-Maria-Rilke-Panterİndir ...
R. M. Rilke, şiir, Panter, Çev. A. Cengiz Büker
6 Şubat 2023 Yersarsıntısı, Günay Güner Günay Güner 6 Şubat 2023 Yersarsıntısı…          ...
6 Şubat 2023 Yersarsıntısı, Günay Güner
Rainer Maria Rilke, Sonbahar, Çev. A. Cengiz Büker Reiner-Maria-Rilke1İndir ...
Rainer Maria Rilke, Sonbahar, Çev. A. Cengiz Büker
Petrarca Sonnet 227, Çev. A. Cengiz Büker PETRARCA-İndir ...
Petrarca Sonnet 227, Çev. A. Cengiz Büker
Bu Sizin Türkçeniz Olabilir mi? Tahsin Şimşek Bu Sizin Türkçeniz Olabilir mi? Tahsin ŞİMŞEK TV’lerin dili de kirli, camı da! Siyasetin ve b...
Bu Sizin Türkçeniz Olabilir mi? Tahsin Şimşek

Dil

Bu Sizin Türkçeniz Olabilir mi? Tahsin Şimşek Tahsin Şimşek’in Şiire Açan Kır Karanfilleri Adlı Kitabı Yayımlandı “Bazı Kelimeler Çok Güzel” ya da Osmanlıca Sevisine Hizmet – Merve Yılmaz yazdı. Yazım (İmla), Noktalama Kurallarını Hiçe Saymak-Günay Güner R Harfinin Suçu Ne? Günay Güner yazdı
  1. Bu Sizin Türkçeniz Olabilir mi? Tahsin... Bu Sizin Türkçeniz Olabilir mi? Tahsin Şimşek
  2. Tahsin Şimşek’in Şiire Açan Kır Karanfilleri... Tahsin Şimşek’in Şiire Açan Kır Karanfilleri Adlı Kitabı Yayımlandı
  3. “Bazı Kelimeler Çok Güzel” ya da... “Bazı Kelimeler Çok Güzel” ya da Osmanlıca Sevisine Hizmet – Merve Yılmaz yazdı.
  4. Yazım (İmla), Noktalama Kurallarını Hiçe Saymak-Günay... Yazım (İmla), Noktalama Kurallarını Hiçe Saymak-Günay Güner
  5. R Harfinin Suçu Ne? Günay Güner... R Harfinin Suçu Ne? Günay Güner yazdı
  • Etkinlik
  • Haber
  • Söyleşi
  • Kitap
  • Dil
  • Öykü
  • Deneme
  • Anlatı
  • Şiir
  • Yazarlarımız
  • Künye
  • İletişim
Sitemizde yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Görüş ve önerileriniz için iletisim@telgrafhane.org adresine e-posta gönderebilirsiniz.
Copyright © 2017 - Telgrafhane Sanat, Her Hakkı Saklıdır.